Anasayfa » Yeni Papa ne tür bir Amerikalı?
“`html
ABD’nin ilk Amerikalı Papa’sı olarak tarih sahnesine çıkan bu isim, 20 yıllık görev süresince Peru’da da etkinlik göstermiştir. Böylece hem Kuzey, hem de Güney Amerika’nın temsilcisi haline gelmiştir. Önceki Arjantinli Papa ise Latin Amerika’nın ilk ruhsal lideri olarak tarihe geçmiştir.
yeni Papa ismini “Leo” olarak belirlemiştir. Bu seçim, tarihsel olarak “
ile “
olarak da bilinen
figürlerine bir gönderme yapmaktadır.
“
adına “
sıfatının verilmesi, Hunların Roma’nın kalbini tehdit ettiği dönemle alakalıdır. 5. yüzyılda Roma İmparatorluğu, Kuzey İtalya’da Hunların saldırısı altında büyük bir sarsıntı yaşadı.
hem Batı hem de Doğu Roma’yı tehdit etmekteydi. Attila’nın Milano’yu mahvetmesi ve Roma kapılarına yaklaşması endişe verici bir durumdu.
Batı Roma İmparatoru
Attila’yı Roma seferinden vazgeçirmeleri için elçiler göndermiştir; bu heyetin başında Papa I. Leo bulunuyordu. Katolik öğretilerine göre, Leo, Attila’yı ikna etmeyi başarmıştır. Attila’nın İtalya seferi, Avrupa’daki güç dengesini radikal bir şekilde değiştirmiştir ve Roma’nın savunmasız olduğu ortaya çıkmıştır.
, İtalya seferinden sonra gizemli bir şekilde ölmüştür. Roma İmparatorluğu ise bu olaydan yalnızca 23 yıl sonra sona erdi.
1878-1903 yılları arasında Papalık yapan
, Katolik Sosyal Öğretisi’nin geliştirilmesinde öncü bir isim olarak kabul edilmektedir. 1891 yılında yayımladığı birinin içeriği, kapitalizmi ve sosyalizmi eleştirmekte, işçi haklarına dair olumlu yaklaşımlar içermektedir. Bu ferman nedeniyle XIII. Leo, “
olarak adlandırılmakta ve bu bağlamda “
veya “
olarak anılmaktadır.
XIII. Leo’nun diğer bir özelliği de “
akımına karşı duruşuydu. Amerikan Protestan toplumu, ABD’yi “
Beyaz, Anglo-Sakson Protestan
olarak tanımlamaktaydı ve Amerikan olmanın, Protestan olmakla eşdeğer olduğunu düşünüyordu. Bu durum, “
nedeniyle Protestanların Vatikan’a yönelik bir nefret beslemesine yol açmıştır. Katolikler, Amerikan siyasi değerlerinin düşmanı olarak görülmekteydi.
Papa XIII. Leo döneminde, Amerikan Katolik kilisesine “
olarak adlandırılan bir akım sızmaya başlamıştır. “Amerikancılık”, “
(Beyaz, Anglo-Sakson, Protestan) kültürel hâkimiyeti temsil etmekteydi. Bazı Katolik din adamları, Katoliklerin Amerikan liberal değerlerle uyum sağlamalarını önermektedir. Ancak XIII Leo’ya göre, Katolikliğin Amerikanlaşması bir sapkınlık olarak değerlendirilmektedir.
XIII. Leo, 1899 yılında ABD’deki Baltimore Başpiskoposu
‘a bir mektup göndererek düşüncelerini aktarmıştır. “
Amerikancılıkla İlgili Yeni Görüşler: Erdem, Doğa ve Lütuf Üzerine
başlıklı mektubunda, Papa Katoliklik ve Amerikan kültürü arasındaki dengeyi sağlamak amacıyla ortaya çıkan Amerikancılığı kınamaktadır. Papa’nın görüşüne göre, dönemin Amerikan liberal değerleri, Roma Katolik Kilisesi’nin geleneksel inanç ve uygulamaları için ciddi zararlar doğurmuştur.
ABD’deki Protestanların Katolik karşıtı nefreti, şiddetli ayrımcılık biçiminde ortaya çıkmaktaydı. Beyaz Irkçı gruplar, Katoliklere de saldırılar düzenlemiştir. Bu nefretin azalması uzun zaman almıştır ve ABD’nin ilk Katolik Başkanı
, başkanlık görevini üstlenirken, Katolik kimliğinin bu pozisyonda bir etkisi olmayacağı yönünde kamuoyuna açıklamada bulunmak zorunda kalmıştır.
“
büyük ölçüde sona ermiştir ve “
, Amerikan muhafazakârlığının bir parçası haline gelmiştir.
, liberallerine Demokrat Partisi’ne, muhafazakârlarına ise Cumhuriyetçiler’e oy vermektedir. Katolik nüfusun üçte biri ise “
, yani Latin Amerika menşelidir. ABD’ye yapılan göçlerin çoğu Latin kaynaklı olduğundan, Hispanikler de Trump’ın göçmen politikalarının hedefinde yer almışlardır. Bu durum, Vatikan’ın göçle ilgili politikalarına müdahil olmasının sebeplerinden biridir.
, Trump’ın göçmen politikalarına karşı ciddi bir muhalefet sergilemiştir. Francis ayrıca cinsiyet, çevre ve iklim değişikliği gibi konularda da Trump yönetimi ile karşı karşıya gelmiştir. Trumpçı Cumhuriyetçiler, Papa Francis’i “
bağlamında liberallerin yanında yer almakla suçlamaktadır. Trumpçı Cumhuriyetçiler, XIV. Leo’nun da Papa Francis’ten farklı olmadığını düşünmektedir.
Trump’ın siyasi sağındaki radikal unsurlar, “
ile “
olmanın aynı anlama geldiği üstünde durmaktadır. Bu anlayışa göre, liberaller Amerika’yı içten çökertme amacı gütmektedir. Trumpçı sağın etkili isimlerinden
, “X” hesabından yeni Papa’yı “
Trump karşıtı, açık sınırlar savunucusu ve tıpkı Papa Francis gibi tam bir Marksist
olarak nitelendirmiştir. Trump’ın eski Beyaz Saray başstratejisti Katolik sağcı
, “
ye verdiği bir röportajda yeni Papa ile Trump arasında kaçınılmaz bir sürtüşme olacağını belirtmiştir.
“`